CAUSATIVE
have SB do
|
have ST
done
|
get SB to
do
|
get ST done
|
make SB do
|
|
let SB do
|
|
İngilizcede bazı yüklemler ettirgendirler ve hususi
kullanımları vardır. Bu kullanımlar yanda liste olarak verilmiştir.
İŞİ YAPAN NESNE (SB) SÖZ KONUSUYKEN
HAVE: Daha çok rica etme,
isteme anlamı varsa:
Ø Could you have the car driver be here around 5 o’clock ?
Ø I had my brother carry my suitcase.
GET: Daha çok ikna etme
anlamı varsa:
Ø I always get Bob to help me.
Ø She finally got the teacher to give an A.
MAKE: Daha çok mecbur etme,
zorlama anlamı varsa:
Ø The teacher made the student tell the truth.
Ø My mother made me stay at home last night.
LET: İzin verme, müsaade etme anlamı varsa:
Ø My brother never lets anyone else drive his car.
Ø Please let me stay here and help you
with your housework.
Ø Let me know.
(give some information about it)
Ø Let me be.(leave me
alone)
YAPILAN NESNE (ST) SÖZ KONUSUYKEN
Ø I’m going to have / get my car repaired.
Ø You should have / get your home cleaned.
ATTENTION: Causative
yapılar edilgen (passive voice) hale getirilirken yüklem “to” alır.
·
The customs officer made Sally open her case.
·
Sally was made to open her case by customs officer.
DİĞERLERİ
Neden olmak anlamına gelen başka yüklemlerde vardır. Bunlar v SB to do ST kalıbıyla kullanılır: Örneğin CAUSE yüklemi cause SB
to do ST olarak
kullanılır.
- He caused us to lose the game.
GET / HAVE
SOMETHING DONE (EXTRA)
1)
İstenmeyen olumsuz bir eylemden bahsederken have ST done kalıbını
kullanabiliriz. Burada mana pasiftir.
§
Jim had his car stolen last night. (= Jim's car was
stolen)
§
They had their roof blown off in the storm. (= Their
roof was blown off in the storm)
2) Bir eylemin
istenilen bir vakitte tamamlanması kastedilirken get ST done kalıbını,
özellikle bir zaman zarfıyla kullanabiliriz.
§
We'll get the work done as soon as possible.
§
I'll get those letters typed before lunchtime.
Yukarıdaki
türden cümlelerde önemli olan eylemi yapan değil, yapılan ve eylemin bizzat
kendisidir.
Make fiiline dair EXTRA kalıp ve
kullanımlar.
Make oneself done
·
She couldn’t make herself heard
above the noise of the traffic.
·
Can you make yourself understood
in Russian?
make ST adj
·
She made her
objections clear.(İtirazlarının açığa çıkmasını sağladı/itiraz
beyan etti)
make it done + noun
clause (that clause)
·
The terrorist made it known that
tourists would be targeted. (Teroristler turistleri hedef
alacaklarının bilinmesini sağladılar/açıkladılar)
make it adj + noun
clause (that clause)
- He made it clear that he objected.(İtiraz ettiğinin bilinmesini sağladı)
make a/an N of it
·
I don’t want to make an issue of it.
(Bunu bir mesele haline getirmek
istemiyorum)
·
Do not make a habit of it.(Bunu bir alışkanlık haline getirme!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder