ADJECTIVES (Sıfatlar)
FORM,
FUNCTION and POSITION (Biçim, İşlev ve Konum)
FORM
1. Cinsiyet veya çoğulluk-tekillik durumuna göre biçimleri değişmez.
İşaret sıfatları hariç.
§ A hot
potato three hot potatoes
§ This girl these girls
2) Genel olarak isimden veya link verb’ten
sonra gelmeleri ve çoğul olamamaları özellikleri ile ayırt edilebilirler. Bunun
yanısıra türetilmiş olan bazıları eklerinden tanınabilir. Aşağıda sık
kullanılan türetilmiş sıfatlara örnekler verilmiştir.
-ful
|
plentiful (bol) careful
(dikkatli) spoonful (bir
kaşık dolusu)
|
-less
|
careless (dikkatsiz) penniless
(beş parasız) useless (faydasız)
|
-able
|
probable (olası) bearable
(katlanılabilir) acceptable (
|
-ic
|
numeric (rakamsal) economic
(iktisadi)
|
-(ic)+-al
|
psychological (psikolojik)
mathematical (matematiksel) external
(harici)
|
-ish
|
childish (çocukça) reddish
(kırmızımsı) yellowish (sarımsı)
|
-ly[1]
|
hourly (saatlik) friendly
(arkadaşça)
|
-some
|
handsome (yakışıklı) quarrelsome
(kavgacı) troublesome (belalı)
|
-ous
|
serious (ciddi) marvellous (harika)
|
-tive[2]
|
objective (yansız) creative
(yaratıcı)
|
Yukarıdakilerin
yanı sıra sık sık fiiller –ing ekiyle veya V3 formatı
ile sıfat haline getirilebilirler. –ing ile yapılan sıfatlar ismin
yaptığı, dışa yönelik anlamlar verirken; -ed ile yapılanlar o isme
yapılan, içe dönük anlamlar verirler.
s
The game was boring. (Oyun sıkıcıydı) The audiences got bored.
(Seyirciler sıkıldı.)
s
I’m exciting
(Heyecan vericiyim.) I’m excited
(Heyecanlıyım.)
s
I’m surprising
(Şaşırtıcıyım) I’m surprised
(Şaşırdım.)
s
Crying baby (ağlayan bebek) reported speech (dolaylı anlatım)
s
Frying pan (kızartma tavası) fried chicken (kızarmış
tavuk)
s
Washing machine (bulaşık makinesi) educated person (eğitimli insan)
s
Running shoes(koşu ayakkabıları) broken arm (kırık kol)
NOTE: -ed ile yapılan sıfatlar daha
çok insanları, -ing ile yapılan sıfatlar daha çok şeyleri ve olayları
niteler.
3) Anlamlarını güçlendirmek veya vurgu için önlerine zarf (adverb)
getirilir.
- A very hot
potato three extremely hot potatoes
FUNCTION
Sıfatlar
ismi nitelerler. Bu niteleme o şeyin durumu, rengi, orijini, şekli, sayısı,
yaşı, neyden yapıldığı veya bize ne hissettirdiği ile ilgili olabilir.
§ He is a lonely man. (O yalnız bir adam)
§ They are honest people. (Onlar dürüst
insanlardır)
§ Pierre is French. (Pierre Fransızdır)
§ This clock is German. (Bu saat Alman
malıdır)
§ Our house is Victorian (Evimiz Viktoryan
bir ev)
§ A wooden table. (Tahta bir masa)
POSITION
a)
Genellikle nitelediği isimden önce:
§ A beautiful girl.
NOTE[3]:
Bazı sıfatlar yalnızca isimden önce gelir, yanlarında isim olmaksızın link
verb’den sonra gelmez. Bunlar:
Absolute (mutlak, salt) complete/utter (tam) mere/only/sole
(yalnız) poor[4]
(zavallı)
Atomic (atom) cubic
(kübik) digital (dijital)
phonetic (fonetik)
Chief/main (ana, baş) inital (başlangıç) entire/whole
(tüm)
eventual (nihai) occasional (ara sıra, tek-tük)
Northern (kuzey) southern
(güney) easthern (doğu) western (batı)
Maximum (azami) minimum
(asgari) underlying (temel,
asıl; gizli)
§ The main problem
(ana problem)
§ my entire savings
(tüm birikimlerim)
§ like an absolute
idiot (tam bir aptal gibi)
§ Chief problem (ana problem) main reason (ana sebep)
§ poor child (zavallı çocuk) absolute majority (salt
çoğunluk)
§ my mere /only
/ sole objective (tek hedefim)
§ utter/complete nonsence
(tam saçmalık), metallic etc.)
§ Brass is a metallic
alloy of copper and zinc. (Pirinç, çinko ve bakırın metal bir alaşımıdır)
§ A nuclear
explosion (nükleer bir patlama) [YANLIŞ The explosion was nuclear]
LINK
VERBS[5]
be become
seem get
appear turn
keep grow
prove make
smell go
sound
taste
look
|
b)
"to be", "to
seem" , "to look", "to taste" gibi
link verb’lerden sonra. Burada nitelenen
isim öznedir:
§ The girl is beautiful
§ You look tired
§ This meat tastes funny.
c) Bazı
kalıplaşmış ifadelerde nitelediği
isimden sonra:
§
The
Princess Royal (Kraliyet Prensesi)
§
The
President elect (seçilmiş başkan)
§
a
court martial (bir savaş mahkemesi)
§
Notary
Public (halk
noteri)
§
Court
martial (savaş mahkemesi)
§
Attorney
general (başsavcı)
NOTE: Bazılarının
anlamları isimden önce veya sonra gelmelerine göre değişir.
involved, present, concerned sıfatları
isimden sonra geldiklerinde anlamları şöyledir:
§
I
want to see the people involved/concerned (İlgili kişileri görmek
istiyorum)
§
Here
is a list of the people present (İşte mevcut kişilerin bir listesi)
§
A
girl in her late teens. (Gençlik dönemlerinin sonunda olan bir
kız)
involved, present, concerned sıfatları
isimden önce geldiklerinde anlamları değişir:
§
An
involved discussion (karmaşık bir tartışma)
§
A
concerned father (endişeli bir baba)
§
The
present situation (şu andaki durum)
§
The
girl is too late. (Kız çok geç kaldı)
NOTE: Sıfatlar something,
someone, anybody gibi belirsiz zamirlerden (indefinite
pronoun) sonra gelir, önce gelmez:
§ Anyone capable
of doing something horrible to someone nice should
be punished. (İyi bir insana kötü bir şeyler yapmaya yatkın
biri cezalandırılmalı)
§ Something wicked
comes this way. (Kötü bir şey bu yana doğru geliyor.)
NOTE: available, imaginable,
possible, suitable gibi -ible ve –able sıfatları sık sık
isimden sonra kullanılır. Niteledikleri isim bir superlative sıfatla
veya first, last, next, only gibi sıfatlarla nitelenmiş
durumdaysa SADECE isimden sonra kullanılırlar.
§
It is the only treatment suitable. (Uygun tek tedavi
oydu) [YANLIŞ …the only suitable traetment...]
§
It is an offer available to club members only. (Sadece
klüp üyelerine özel bir tekliftir)
d) Bazıları sadece
link verb’den sonra gelir, isimden önce asla gelmez.[6]
afraid
(korkmuş) alive (canlı) alone (yalnız) alike (benzer) awake (uyanık)
ashamed (utanmış) aware (farkında) asleep (uyur halde) annoyed
(kızmış; canı sıkılmış)
aloof (soğuk-ilgisiz) afloat (yüzer halde) aghast (çok korkmuş-şaşırmış)
alert (uyanık-dikkatli) averse (zıt-ters) ablaze (alevli; pırıl pırıl)
- The children were ashamed.
(NOT ashamed children)
ama
Predicate Adjectives
|
Attributive Adjectives
|
The boat is afloat.
|
the floating boat
|
The child is afraid.
|
the frightened child
|
The animal is alive.
|
the live animal
|
The boy is asleep.
|
the sleeping boy
|
NOTE: subject to=susceptible to, likely to sıfatlarının
kullanımına dikkat
§
a child who is subject/susceptible
to colds
(soğuğa maruz bir çocuk)
§
They are likely to become angry
with him. (Muhtemelen ona kızacaklar)
e) the+adj sınıf belirtir.
Çoğul yüklem alır.
§
The evil must be punished. (Kötüler cezalandırılmalıdır)
§
The rural poor have been ignored by the media.
(Köylü yoksulalr medya tarafından görmezden gelindiler)
§
The elderly are beginning to demand their rights. (Yaşlılar haklarını
aramaya başladılar)
MAKING
COMPARISONS (Kıyaslama Yapmak)
Comparative
and Superlative Forms
1. Bir veya iki heceli
comparative yapılar –er ile, superlative yapılar the...–st
takıları ile yapılır. Üç veya daha fazla heceden oluşan sıfatlarda ise comparative
yapılar more, superlative yapılar ise the most ile
yapılır.
§ dark darker (the) darkest à tek heceli
§ lovely lovelier (the) loveliest à iki heceli
§ difficult more
difficult (the) most difficult à çok heceli
2. bunun yanında kuralsız olarak comparative ve superlative
yapılanlar da vardır
§ bad worse (the) worst
§ far further
/farther (the) farthest / furthest
§ little less (the) least
§ many/much more (the) most[7]
3. comparative yapılar than alırlar
§ Mt. Everest is higher than Mt. Blanc .
§ Thailand is sunnier than Norway .
§ A car is more expensive than a
bicycle.
NOTE: than kendisinden sonra object [informal] ve subject
[formal] durumunda zamir alabilir.
§ He has more time than I (have) (formal)
§
He has more time than me.
(informal)
NOTE: than veya as
sonrasında he/she/it/they etc zamirleri
gelirse yüklem çoğunlukla muhafaza edilir.
§ You are stronger than they are / them.
4. superlative yapılar, kıyaslama türler arasında
is of, mekanda ise in alırlar.
§ He is the richest man in the world. (mekan)
§ He is the richest of these three men. (kıyaslananlar
arasında)
5. of veya in ile başlayan pek çok cümlenin
superlative olma olasılığı yüksektir. Bu of için çok daha yüksek
bir olasılıktır.
§ In the world, he is the richest man
(mekan)
§ Of these three men, he is the richest.
(kıyaslananlar
arasında)
§ Of all the cars
sold here, this is the least expensive.
6.
İki şeyin en iyisi için superlative
değil, the+comperative yapı kullanılır.
§ I need a strong
rope. Which is the stronger of these two? (Bu ikisinden hangisi
güçlüdür?)
7. the superlative +N+ relative clause: sıfat cümleciği çoğunlukla present perfect yapıdadır. Cümle
içinde “never” değil “ever” kullanılır.
§
He is the kindest man (that) I’ve ever met.
8. quite, much, very, by far zarfları yaygın superlative
niteleyicileridirler.
§
This is quite the most expensive.
§
This is much the worst stretch of motorway in the country.
§
I want to give my children the very best education I can
afford.
§
This is by far the greatest threat this country has ever
faced.
§ More and more people were attending our party. (Partimize gittikçe daha fazla insan katılıyordu)
10.the comparative... the comparative... (the more...the more...) paralel
değişim gerektir. “Ne kadar bundan olursa, o kadar da şundan olur.”
anlamındadır. To be yükleminin söz konusu olduğunda yüklem söylenmeyebilir,
ancak bu her iki tarafta da aynı şekilde uygulanmalıdır.
§
The bigger a house is, the better it is. (Bi r ev ne kadar büyükse o kadar
iyidir.)
§
The higher my knowledge (is), the better my life (is). (Ne kadar çok
bilgim varsa, yaşamım o kadar iyi olur)
AS + ADJ +
AS NOT SO + ADJ + AS SUCH + NOUN + AS
a) olumlularda (as...as)
§ Peter is 24 years old. John is 24 years old. Peter is as
old as John.
§ Moscow is as cold as St. Petersburg in the winter.
§ Einstein is as famous as Darwin .
b) olumsuzlarda (not as...as)
§ Mont Blanc is not as high as Mount
Everest
§ Norway is not as sunny as Thailand
NOTE: Genel kullanımda ilk as düşebilir veya
sıfat kullanılmaz ise yerini such alır.
§ He has been (as) good as gold.
c) olumsuzlarda (not so...as)[9]
§ A bicycle is not so expensive as
a car
§ Arthur is not so intelligent as
Albert
§ That secretary is not so suitable
for the job as I am.
d) sıfat kullanılmayıp isim kullanıldığında isim kullanılırsa such + a
noun kullanılır.
§ He is not such an intelligent boy as his
brother.
NOTE: three
times/ twice etc. + as adj as
§ A Mercedes is three times as expensive
as Ford. (Bir Mercedes bir Ford’dan 3 kat daha pahalıdır.)
§ Istanbul is twice as big as Ankara .
e) sıfat ve isim beraber kullanılırsa
as + adj + a noun + as+ noun
§ I am not as good a cook as she
is. (Ben onun kadar iyi bir aşçı değilim)
§ They are not as good cooks as we are.
(Bizim kdar iyi aşçı değiller)
f) as much as; as dense as etc.
§ Water is eight hundred times as dense as air.
§ I earn twice as much as he does.
But I cannot save as much money as he can.
Adjectives in some common structures.
1) It + to be + adj + of SB + to do ST
§ It was kind of you to wait. (Beklemen çok nazik
bir davranıştı)
§ It was brave of you to kill that snake.
2) It + to be + adj + (for SB) + to do ST
§ It is safe (for children) to drink this water.
§ It is not safe (for anybody) to swim here.
§ It is nice for you to have a garden to play.
3) It + to be + adj + to do ST = ST + to be + adj +
to do
§ It is easy to make this cake. = This cake is easy to
make.
§ It is impossible to solve this problem.= This problem
is impossible to solve.
4) Subject + to be + adj + to do ST
§ He was disappointed to find nobody at home.
(Evde kimseyi bulamayınca hayal kırıklığına uğradı)
§ I am reluctant to see my friend again.
§ I am willing to see my father again.
§ It is better to buy tickets in advance.
(Biletleri önceden almak daha iyidir.)
5) adj + to infinitive ile adj + that
clause aynı anlama gelmez.
§ I am afraid to speak. (Konuşmaya korkuyorum)
§ I am afraid (that) I cannot help you. (Korkarım size
yardım edemeyeceğim)
§ I am not afraid to help you. (Size
yardım etmeye korkmuyorum)
§ I am afraid not to help you. (Size
yardım etmemeye korkuyorum)
Adjectives with preposition (sıfatlar ve preposition)[10]
İngilizce’de sıfatlar belirli preposition ile kullanılırlar. Bu
konuda dikkatli olmak lazım.
§ We were introduced to the headmaster. (Müdüre tanıtıldık)
§ We were interested in the tent. (Çadır ile ilgiliydik)
§ We were irritated by the heat. (Sıcaklık çok canımızı sıktı)
§ We were opposed to leaving early. (Erken ayrılmaya karşıydık)
§ We were satisfied with the circus. (Sirkten memnunduk)
§ We were shocked at the level of noise under the big tent.
(Büyük çadır altındaki gürültü seviyesine çok şaşırmıştık)
§ We were surprised at their indifference. (Kayıtsızlıklarına
şaşakaldık)
§ We were tired of all the lights after a while. (Bir müddet
sonra tüm ışıklardan yorgun düştük)
§ We were worried about the traffic leaving the parking lot.
(Park sahasından
ayrılırken trafik bizi endişelendiriyordu)
Adjectival
Opposites (Zıt anlamlı sıfatlar)
Bir sıfatın
doğrudan manaca bir zıttı olabileceği gibi (beautiful için ugly; tall
için short gibi) birkaç önek (prefix) ile de yaygın olarak
zıt sıfat elde edilir. Aşağıda birkaç yaygın ek örnekli olarak verilmiştir.
§ fortunate unfortunate
§ prudent imprudent
§ considerate inconsiderate
§ honorable dishonorable
§ alcoholic nonalcoholic
§ properly filed misfiled
Ancak sözlüğe bakmak her zaman daha
güvenlidir. Zira bazı sıfatlar olumsuzluk öneki almasına rağmen olumsuz
olmayabilirler.
§ valuable (kıymetli) invaluable
(paha biçilemez)
§ flammable (yanıcı) inflammable
(yanıcı)
[1] Daha çok sıfattan zarf yapan bir ektir. Bu
şekilde isimden sıfat yapan –ly eki çok yaygın değildir. Zarf ile
karıştırmayınız.
[2] Zaman zaman bu ekle yapılmış isimler de
görülebilmektedir. Sözgelimi isim olan “objective” “hedef” demektir.
[3] İyi bir sözlük sıfatın nerede kullanıldığını
belirtir.
[4] Fakir anlamında kullanıldığında link verb’ten
sonra kullanılır. “The man was poor. (Adam fakirdi)”
[5] Bu yüklemler farklı anlamlarla kullanıldıklarında
link verb olmazlar. Diğer anlamlarıyla kullanıldığında zarf ile
nitelenebilirler. Aksi takdirde kendilerinden sonra -özneyi nitelemek için- sıfat
gelir. Bkz VERBS
[6] Bunlar içlerinde başka harfle başlayan sıfatlar
olmasına rağmen “a- adjectives” olarak bilinirler.
[7] most the almadığı zaman very anlamındadır.
[8] Daha çok continuous yapıyla kullanılır.
[9] Asla olumlularda kullanılmaz.
[10] Bkz PREPOSITIONS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder