İngilizce’de iki türlü devrik yapıdan
bahsetmek mümkündür. İlki öznenin ana yüklemden sonra geldiği devrik yapılar.
Diğeri ise yardımcı fiilin öznenin önüne geçtiği devrik yapılar.
1. VERB+SUBJECT YAPILAR
Bu yapıda genellikle yüklemden sonra gelen özne zamir (I,
we, he, she, it etc) ise yapı devrik olmaz. DİKKAT: Yüklem özneyle uyum
sağlayacak.
Place adverb + place verb (yer zarfı +
bulunma yüklemi)
Yer veya yön belirten zarflar cümle
başında yer alırsa ve aynı zamanda yüklem bulunma veya yönelme belirtiyorsa bu
yapılar devrik kullanılır. Özne zamirse yapı devrik olmaz.
a) to be
s
Above the fireplace was a portrait of the Duke. (Dükün bir portresi
şöminenin üzerindeydi)
s
Next to me is Johnson. (Yanımda Johnson var)
b)
hang, lie,
live, sit, stand etc. ð Yer, konum belirtirler.
come,
fly, go, march, roll, run, swim, walk, climb
etc. ðYönelme belirtirler.
s
Beyond the houses lay open fields. (Evlerin arkasında açık tarlalar
uzanmaktaydı)
s On an armchair sat his mother. (Koltukta annesi oturdu.)
ancak zamir varsa
s
On an armchair, she
sat.
NOTE 1: Eğer yüklemi bir hal zarfı (manner adverb)
nitelemişse, diğer şartlar uysa da yapı devrik olmaz.
s Above his head the sword hung menacingly.
(Kafasının üzerinde bir kılıç tehditvari bir şekilde
asılıydı)
NOTE 2: Eğer yüklem bulunma
veya yönelme belirtmiyorsa yapı devrik olmaz.
s
Outside the church the
choir sang. (Kilisenin dışında koro şarkı
söyledi)
c) here, there + verb (stating position,
place or direction)
Çok
yaygın olarak kullanıldığından dikkatten kaçmış olsa da here ve there
yer zarfıdırlar. Cümle başına geldiklerinde yüklem bulunma ve yönelme
belirtiyorsa yapı devrik olur.
s Here is Mehmet. (İşte Mehmet burada)
s There comes Sandra’s car. (İşte Sandra’nın arabası geliyor)
ancak zamir varsa
s
Here you are.
(Buyrun alın)
s
There she is. (İşte
orada)
d) prep + verb
back, down, in, off, up, round gibi
yer veya yön belirten prepositionlar cümle başındayken
konum veya yönelme belirten yüklemler sözkonusu ise yapı
devrik olur.
s I lit the fuse and after a few seconds up went the
rocket. (Fitili yaktım ve bir kaç saniye sonra roket
yukarı gitti.)
s
Down came the train. (Tren aşağı doğru geldi)
s
In walked the doctor with his bag in his hand. (Doktor elinde çantasıyla içeri doğru yürüdü)
Some wish sentences (bazı dilek cümleleri)
Bazı emir cümleleri
aslında dilek belirtir. Bu yapılar da devrik kabul edilir.
s Long live queen! (Kraliçemiz çok yaşa!)
Quotation sentences (alıntı
cümlelerde) [optional]
s
“You must be mad!” yelled
her brother. (“Delirmiş olmalısın!” diye bağırdı
erkek kardeşi.)
s
“Can I make an appointment
to see the doctor?” asked Bill. (“Doktoru görmek için bir randevu
alabilir miyim?”diye sordu Bill.)
s “Why did she look at me like
that?” wondered Mary. (“Niçin bana öyle baktı?” diye
merak etti.)
ancak zamir varsa
s
“Why did she look at me
like that?” she wondered.
Passive yüklem
cümle başına alınırsa [yüklem to be]
s
Held as hostages were several reporters. (Birkaç gazeteci rehin alındı)
s Discovered at the bottom of the well were
two small children. (Kuyunun dibinde 2 küçük çocuk
bulundu)
Continuous yüklem cümle başına alınırsa [yüklem to be]
s Standing on either side of him were two young men. (İki adam onun iki yanında
dinelmekteydi)
Adjectival phrase cümle başına alınırsa [yüklem to be]
s Especially important is the proper maintenance
of the machine. (Makinenin uygun bakımı özellikle önemlidir)
2. AUXILIARY VERB+SUBJECT YAPILAR
questions (sorular) [obligatory]
İngilizce’deki
soru cümleleri aslında devrik yapıdırlar. Özne yardımcı fiilden (auxiliary verbs) sonra gelir.
s
Do you know who I am?
s
Can I go?
May SB/ST do ST
Bunlar
soru değil istek veya yakarış belirtirler.
s
May God be with you. (Tanrı
seninle olsun)
Comparative (than / as) [optional]
a) as
s Some people still live in caves as did their ancestor.
(Bazı insanlar tıpkı atalarının eskiden yaptığı gibi hala
mağarada yaşıyorlar)
s
Some people still live in
caves as their ancestor (did.)
s
The coffee was excellent as
was the service. (Kahve tıpkı servis gibi
muhteşemdi)
s
The coffee was excellent as
the service (was.)
s
I believed as
did my colleagues that the plan would work. (Ben, tıpkı
meslektaşlarım gibi, planın çalışacağına inanıyordum)
s
I believed as
my colleagues (did) that the plan would work.
b) than
s
A simple plan will achieve
this aim better than will a complex one. / a complex one
(will)[1]
s
Researches show that
children living in village watch more TV than do their counterparts
in inner city areas. / their counterparts in inner city areas
(do). [2]
so do I – neither/nor do I [obligatory]
Zikredilen şeyi bir
başkasının da yaptığını belirtmek için kullanılır. Olumlularda so
olumsuzlarda ise neither veya nor kullanılır. Yardımcı yükleme
dikkat.
s
Bill has written to
his son. So has Tom. (Bill oğluna mektup yazdı.. Tom
da)
=Tom
has too. veya Tom as well
s
My brother wants a
job in London .
So do I. (Kardeşim Londra’da
bir iş istiyor. Ben de.)
=I
do too / as well
s
Bill doesn’t know
the way, and nor / neither does Jack. (Bill yolu bilmiyor, ve Jack de.)
=Jack
doesn’t either.
Negative
adverbs [obligatory]
Negatif
anlam barındıran zarflar cümle başına geldiğinde yapı devrik olur. Bu yapılar
FORMAL olduğu için kısaltma kullanılmaz.
a) aşağıdaki zaman tabirleri cümle başına gelirse
never, rarely, seldom, hardly, hardly ever, barely,
scarcely/hardly…when/before…
no sooner…than…
not only…but also…
s I have never seen such a terrible poverty. (Asla böyle bir
fakirlik görmemiştim)
s
Never have I seen such a
terrible poverty.
s
We seldom have goods
returned to us because they are faulty.
s
Seldom do we have goods
returned to us because they are faulty.
s
I had hardly left
the house when I heard an explosion.
s
Hardly had I left the house when I heard an explosion.
s
They did not only
rob him of his money, but also beat him badly.
s
Not only did they rob him money of his money, but also beat him badly.
b)
ONLY
only + adv
only later, only once, only after, only if, only when
s
Only once did I go to the opera in the whole time I was in England .
s
She bought newspaper and
some sweets at the shop on the corner. Only later did she realize that
she had been given the wrong change.
Only + prep + N (prep N)
only by change, only in this way, only with you etc.
s
Only by change had Jameson discovered where the birds were nesting.
s
She had to work at
evenings. Only in this way was she able to complete the report by the deadline.
c)
NO
at no time, in no way, under no circumstances, on no account etc.
s At no time did they actually break
the rules of the game. (Hiçbir zaman gerçekten oyunun
kurallarını ihlal etmediler.)
s Under no circumstances are passengers
permitted to open the doors themselves. (Hiçbir koşul
altında yolcuların kapıları kendilerinin açmalarına izin verilmez)
d)
LITTLE
s
Little do they know how lucky they are to live in such a wonderful house.
f)
NOT
not only, not until…, not a single word etc
s
Not a single word had she written since the exam had started.
s
Not until August did the government order an inquiry into the accident.
NOTE: Aşağıdaki
yapılar cümle başına geldiğinde devrik olan ilk cümle değil diğer cümle olur.
only after, only if, only
when, not until
s
Only when the famine gets worse will world governments begin to act.
s
Not until the train left the station did Jim find out that his coat had
been stolen.
such-so [obligatory]
so+adv veya so+adj cümle başına geldiğinde yapı
devrik olmalıdır. Such + be-verb cümle başına gelince de yapı devrik
olur.
s
She is so famous that
everybody knows her.
s
So famous is she, that everybody admires her.
s
The weather conditions
became so dangerous that all mountain roads were closed.
s
So dangerous did weather conditions become, that all mountain roads were closed.
s
Her beauty is such that
everybody admires her.
s
Such is her beauty that everybody admires her.
If clause
s
If you should change your
mind, there will always be a job for you here.
s
Should you change your mind, there will always be a job for you here.
s
If Mr Morgan were still
headmaster, he would not permit such bad behavior.
s
Were Mr Morgan still headmaster, he would not permit such bad behavior.
s
If Australia had
been beaten, Taylor
would certainly have resigned as captain.
s Had Australia been beaten, Taylor
would certainly have resigned as captain.
NOTE: TYPE II için: Yüklem to be değilse
başına to eklenir.
s
If the chemicals were to
leak, a large area of the sea would be contaminated.
s Were the chemicals to leak, a large area of the sea would be contaminated.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder